8 Eylül 2011 Perşembe

Filmekimi 2011


Filmekimi 2011 başlıyor... Yaz sonunu sendromunu daha rahat atlatmamıza ön ayak olan sevgili festivalimiz bu sene 8-15 Ekim tarihleri arasında bizlerle buluşuyor. Her ne kadar bu kadar az zaman kalmışken halen kendi websitesini güncellememiş ve programı açıklamışken bizi saçma sitelerden programı okuma zorunluluğuna zerk etmiş olsa bile, içerdiği filmler çoktan heyecan dalgası yarattı bile!

Programda şahsım adına öne çıkan filmler aşağıdaki gibi:
  1. BİSİKLETLİ ÇOCUK / LE GAMIN AU VELO: En sevdiğim filmlerden L'Enfant'ın yönetmenleri Dardenne kardeşlerden, Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle paylaşan bu film festivale gelmişse, izlememek olmaz. Yorumlar, L'Enfant'daki gibi çarpıcı bir içeriği beklemeden, Dardenne kardeşlerin izleyiciye dokunan güzel bir drama yaptığı şeklinde.
  2. MELANKOLİ / MELANCHOLIA: Ah, sevgili Lars Von Trier! Cannes'da yapmış olduğun garip konuşma olmasaydı da Melancholia da bu şekilde değil, kendi bütünlüğü ile anılsaydı. Düğün gününde depresyondaki Kristen Dunst'ı ve dünyaya yaklaşan Melankoli gezegenini izleyeceğiz. Yönetmeninin kendi sözleriyle "dünyanın sonu hakkında güzel bir film!"
  3. ARTİST / THE ARTIST: Jean Dujardin! 99 Francs'ın Octave'ı, Cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülünden sonra Oscar'a da gözünü dikmiş durumda. Konuşma yok. Siyah beyaz. Muhteşem bir deneyim olacağına eminim!
  4. PEKİ ŞİMDİ NEREYE? / WHERE DO WE GO NOW?: Filmlerini yazan, yöneten ve genelde oynayan Nadine Labaki'nin yeni filminde de bir farklılık yok. Kendisi yazmış, yönetmiş ve oynamış. Kendisini zaten bu yüzden seviyoruz. Lübnan'daki köylerinde Hristiyan ve Müslümanlar arasındaki gerillimi azaltmaya çalışan bir grup kadının hikayesi... Gerçek kadın öyküleri ne kadar az çevremizde değil mi?
  5. A DANGEROUS METHOD: Bu sene, kesinlikle Michael Fassbender'in senesi. Cronenberg'in beklenen filminde Fassbender Carl Jung, Viggo Mortensen ise Sigmund Freud rolünde. Beklentinin aksine, film yorumları genelde Cronenberg'den bu kadar "sıradan ve sıkıcı" bir film beklemedikleri yönünde. Gerçekten olabilir mi? Gene de gidip kendimiz görmeliyiz. En azından Jung ile Freud'un psikoanalizi oluştururken yaptıkları analizleri görmek için bile izlenebilir..
  6. BEGINNERS: Thumbsucker'ın yönetmeni Mike Mills'den kendi hayat öyküsüne dayanan ve hep olumlu yorumlarını okuduğum bir film de var bu sene programda. Yıllar süren evliliğinden sonra, karısının ölümü üzerine eşcinsel olduğunu açıklayan 75 yaşında bir baba ve oğlu arasındaki ilişkiyi anlatan Beginners, yoğun bir program içerisinde naif ve yürek dolu bir ara olacak gibi gözüküyor.
Peki başka?

Bir filmini beğeniyorsam, bir filminden nefret ettiğim Gus Van Sant'den Restless... Tipik bir hasta kız/ona aşık olan çocuk hikayesine çocuğun "hayalet" Japon kamikaze pilotu arkadaşı da ekleniyor. Bu filmin tek bir gidişatı ve sonu var, aslında çoğu benzeri hikayeden daha gerçekçi olacağını düşünsem de, eğer zamanım kalırsa izlemeyi düşüneceğim filmlerden.

Soderberg'in Contagion/Salgın'ı, aslında çok güçlü bir kadroya sahip, sağlam bir drama/aksiyon olacak gibi gözüküyor. Kesinlikle de izlemek hevesindeyim. Ancak, festivalde değil, %100 yakın zamanda çıkacağı vizyonda. Aynı şansı Margin Call'a da tanımak istiyorum. Kevin Spacey'i görebilmenin tek yolu 400 TL vermek değil sanıyorum!

Daha fazla ayrıntı için, yakın zamanda güncellenen websitesini bekliyor olacağım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder